pen

English-Turkish Translation

  1. (mürekkepli) kalem, yazı kalemi, tüy kalem.
    fountain pen: dolmakalem, stilo.
    ball pen = ball
    point pen: bitmez (mürekkepli) kalem.
    pen - and - ink: (a) kalem ve mürekkep, (b) mürekkeple yazılmış/çizilmiş.
  2. (a) yazı, yazma, üslûp, yazı yazma sanatı, edebiyat.
    pen portrait: yazı ile tasvir.
    have a
    fluent pen: akıcı bir üslûba sahip olmak. (b) yazar, muharrir.
    pen name: takma ad, müstear isim.
    He makes his living with pen: Yazarlıkla (muharrir olarak) geçinir.
  3. pen point ile ayni anlama gelir. kalem ucu.
  4. (a) kuştüyü, kanat ve kuyruktaki ekseninin içi boş tüy, (b) yeni biten kuştüyü, (c)
    pens: kanatlar.
  5. Zoology bazı kafadanbacaklıların gövdelerindeki tüy şeklinde boynuzumsu yapı (mürekkepbalığında olduğu gibi).
  6. (kalemle) yazmak, yazıya geçirmek, kâğıda dökmek.
  7. ağıl, kümes, kafes vb. gibi hayvanların kapatıldığı yer.
  8. (ağıla/kümese/kafese) kapatılmış hayvanlar.
  9. kasa /dolap vb. gibi bir şeyi saklama yeri.
  10. (bkz: playpen ).
  11. (bkz: bull pen ).
  12. tutuk evi, tevkifhane.
  13. dişi kuğu.
  14. Military denizaltı tamir doku.
  15. ağıla/kümese/kafese vb. koymak/kapatmak/hapsetmek.
English-Turkish translations from the Atalay Dictionary, First Edition

English Turkish Phrases

depend on one's pen for a living
kalemiyle geçinmek Verb
dip one's pen in gall
kalemini zehire batırmak Verb
live by one's pen
kalemiyle geçinmek Verb
make one's living by one's (the) pen
kalemiyle yaşamak Verb
make one's living by one's pen
kalemiyle yaşamak Verb
put (set) one's pen to paper
kaleme sarılmak Verb
put one's pen through a word
bir sözcüğün üzerini çizerek silmek Verb
put to set one's pen to paper
kaleme sarılmak Verb
ball point pen
tükenmez kalem
ball-point pen
tükenmez dolmakalem.
ball point pen, ball pen, ball-point, biro ile ayni anlama gelir. Noun
bow pen
pergel: bir ucunda kalem bulunan bacakları yayla bağlı pergel. Noun
bull pen
tutuk evi, nezarethane, geçici cezaevi. Noun
bull pen
geçici olarak kalabalıklaşan yer. Noun
bull pen
(beyzbol) yedek oyuncu sahası. Noun
drawing pen
resim kalemi.
felt pen
keçe kalem
felt pen
ispirtolu kalem
felt tip pen
keçe uçlu kalem
fountain pen
dolmakalem, stilo.
have a facile pen
kolay yazmak Verb
have a facile pen
işlek üslubu olmak Verb
have facile pen
kolay yazmak Verb
insulin pen
insülin kalemi Noun, Medicine
knight of the pen
gazeteci.
lapse of the pen
yazarken yapılan yanlışlar
light pen
ışık kalemi, bilgisayarlarda özellikle destekli tasarım alanında ekrandaki çizim üzerinde vb. değişiklik
yapmak üzere kullanılan yüksek duyarlıklı ışıklı elektrik kalemi.
Noun
make a reed into a pen
kalem açmak Verb
play pen
(küçük çocuklar için) oyun kafesi
play pen
bebek parkı
poison pen
imzasız mektup yazan
push a pen
kâtip efendi olmak Verb
quill pen
tüy kalem.
quill driver: yazar, muharrir, kâtip.
ready pen
işlek yazı
ready pen
işlek kalem
reed pen
kamış kalem
reed pen
saz kalem
ruling pen
tirlin
scratch of the pen
kolay verilen yazılı emir veya atılan imza
slip of the pen
yazma hatası Noun
stroke of the pen
ABD'leri başkanının Kongre ya da Senato'ya danışmadan alabileceği karar
stroke of the pen
kalem vuruşu
stylographic pen
dolmakalem, stilo. Noun
submarine pen
denizaltı barınağı
tip of the pen
kalem ucu Noun
wield the pen
yazı yazmak Verb
writing pen
yazı kalemi
pen a letter
bir mektubu kaleme almak Verb
pen a letter
mektup buu kaleme almak Verb
pen and-ink
dolma kalem ve mürekkep
pen desk set
yazı masası mürekkepli kalem takımı
pen for cattle
ağıl
pen friend
mektup arkadaşı
pen holder
kalem sapı
pen name
takma ad, müstear isim. Noun
pen name
mahlas Noun, Language-Literature
pen name
müstear isim Noun, Language-Literature
pen pal
mektup arkadaşı, tanışmadan mektuplaşanlardan herbiri. Noun
pen point
pen ile ayni anlama gelir. kalem ucu.
pen portrait
yazı ile anlatma
pen pusher
kâtip efendi
pen shell
pina Noun, Zoology
pen shop
kırtasiye dükkânı
pen tip
kalem ucu Noun
dip the pen in gall
(bir kimseye bir hususta) acı şeyler yazmak, kaleminden zehir damlamak.
pen dipped in gall: zehirli
(zehir gibi acı şeyler yazan) kalem.
in his anxiety to be gone he left his pen behind
gitme telaşı içinde kalemini unuttu
put pen to paper
yazmaya başlamak, kaleme sarılmak, kalemi eline almak.
set pen to paper
eline kâğıt kalem almak Verb
set pen to paper
yazı yazmaya başlamak Verb
set pen to paper
yazmaya başlamak Verb
set pen to paper
kâğıt kaleme sarılmak Verb
English-Turkish phrases from Zargan's own database

Turkish-English Phrases

çeyrek peni
farthing
eski İngiliz şilini (şimdi 5 peni
bob
peni
penny
satır başına bir peni
penny- a-line
yarım peni
halfpenny
Punon Pen
Phnom Penh Noun, Place Names
Turkish-English phrases from Zargan's own database