never

English-Turkish Translation

  1. Adverb hiç, hiçbir zaman.
    Such an idea never occured to me: Böyle bir fikir hiç (bir zaman) aklıma gelmedi.

    I have never yet seen it: Onu daha hiç görmedim.
  2. Adverb asla, kat'iyen, bir daha.
    never again: tövbeler tövbesi! bir daha mı, asla! kat'iyen!
    Go back
    there? Never!: Bir daha oraya gitmek mi? Asla!.
    He never came back: Bir daha geri gelmedi.
    I've never met him and I hope I never will meet him: Onunla asla karşılaşmadım ve inşallah karşılaşmam da.
English-Turkish translations from the Atalay Dictionary, First Edition

English Turkish Phrases

never take one's eyes off
gözlerini ayırmamak Verb
never to flinch from one's duty
görevinden hiçbir zaman kaçınmamak Verb
God forbid ! Never
haşa
not, no, never
vb. gibi olumsuzluk bildiren sözcüklerden sonra aynı olumsuzluk anlamını kuvvetle sürdürmek için kullanılır:

I never saw him again, nor did I regret it: Onu bir daha görmedim, buna pişman da değilim.
Well, I never
!: Allah Allah, şaşılacak şey, olur şey değil, böylesini asla işitmedim/görmedim.
“You mean he actually
did it? Well, I never!” “Yani hakikaten böyle bir şey yaptı mı? Olur şey değil!”
Never better.
Hiç bu kadar iyi olmamıştım.
Never better.
Bomba gibiyim.
never come to much
önemli bir başarı elde edememek Verb
never darken my door again
buraya bir daha ayak basma sakın
never ever
asla, kat'iyen.
I never ever smoke.
never fail to do something
birşeyi mutlaka yapmak Verb
never fail to do something
birşeyi daima yerine getirmek Verb
never fail to do something
birşeyi daima yapmak Verb
never fail to do something
birşeyi asla ihmal etmemek Verb
never fail to do something
birşeyi asla aksatmamak Verb
never fail to do something
birşeyi asla unutmamak Verb
never fail to do something
birşeyi aksatmadan yapmak Verb
never look back
hep ilerleme kaydetmek Verb
never look back
hep ilerlemek Verb
never look back
gittikçe daha başarılı olmak Verb
never look back
sürekli gelişme kaydetmek Verb
never mind
(a) üzülme, aldırma, boş ver, tasalanma, elem çekme.
Never mind what he says: Sen onun sözlerine
aldırma/boş ver!
When he lost his watch, his father said: “Never mind; I'll buy you another one.” (b) zararı/önemi yok, önemli değil, adam sen de.
Never mind the expense: Masrafın önemi yok!
It is raining, but never mind, I'll come over to see you. (c) … şöyle dursun/bir yana, o da bir şey mi?
With this knee injury, I can't walk, never mind run: Dizimin yarasından koşmak şöyle dursun, yürüyemiyorum bile.
never mind
(a) aldırma, boş ver.
never mind the noise: Gürültüye aldırma. (b) zararı/önemi yok, farketmez,
hiç de önemli değil.
never mind, I'll do it myself: Zararı yok, ben kendim yaparım.
never mind ! take it easy
adam sen de
Never mind.
Boşver.
Never mind.
Zararı yok.
Never mind.
Ziyanı yok.
Never mind.
Dert etme.
never more
bir daha mı, kat'iyen/asla/Allah göstermesin.
never never
(Br) taksitle satın alma sistemi
never say die
cesaretini kaybetme! sebat et! dâvandan asla vazgeçme!
never seen before
nadide
never seen before
görülmemiş
never so
(her) ne kadar, ne derece, ne denli.
He won't be able to do it, though he try never so hard: Ne
kadar çaba sarfetse gene de başaramayacak.
Be he never so brave: Ne kadar cesur olursa olsun.
never to be forgotten
unutulmaz
never to eat (sth
ağzına sürmemek Verb
never to omit
eksik etmemek Verb
never to put a foot wrong
hiç hata yapmamak Verb
never to-be-forgotten
(asla) unutulmaz.
never you mind
sen karışma, sana ne, seni ilgilendirmez, sen kendi işine bak.
“Who's that letter from?” “Never you mind!”
Better late than never.
Geç olsun da güç olmasın. Sentence
buy something on the never never
bir şeyi veresiye satın almak Verb
buy something on the never never
bir şeyi taksitle ödeyerek satın almak Verb
have never got much beyond the shell stage
gelişmeden kalmış olmak Verb
have never hit it off
bir türlü birbirlerine ısınmamış olmak Verb
have never known trouble
güçlüklerle hiç karşılaşmamış olmak Verb
have never taken any notice of
hiç dikkate almamış olmak Verb
I have never known him to smile
onun güldüğünü hiç görmedim
I never got around to ...
...e vaktim olmadı. Sentence
I never got around to ....
...e fırsat bulamadım. Sentence
I never saw the likes of it
onun gibisini görmedim
It never rains but it pours
(felaket/servet vb.) gelince toptan gelir.
It never rains but it pours
felaket (bazen da refah) gelince tomarla gelir.
I've never given it much thought.
Hiç düşünmemiştim.
May your shadow never grow less
! Allah feyzini daim etsin/gölgeni üstünden eksiltmesin.
misfortune never comes singly
bir bela hiçbir zaman yalnız gelmez
not/never miss a trick
herşeyden haberi olmak, hiçbir şey gözünden kaçmamak.
English-Turkish phrases from Zargan's own database