knuckle

English-Turkish Translation

  1. parmak eklemi/oynak yeri.
  2. parmak eklemi çıkıntısı, boğum.
  3. (koyun/sığır vb.) budunun diz tarafı, dört ayaklı hayvanlarda diz mafsalı.
  4. (gemi gövdesi/çatı vb.) birleşme çizgisi çıkıntısı.
  5. muşta.
  6. menteşe ek yeri, menteşelerde çivi yuvası.
  7. (elde tutulan bilyeyi) başparmakla vurup fırlatmak.
English-Turkish translations from the Atalay Dictionary, First Edition

English Turkish Phrases

a bit near the knuckle
biraz yakışık almaz
near the knuckle
yersiz, münasebetsiz, yakışıksız.
That joke of his was a bit near the knuckle, don't you think?
knuckle ball
(beyzbolde) topu başparmakla işaret ve orta parmak eklemleri arasında tutup hafifçe döndürerek atma.

knuckle baller: parmakla döndürerek top atan.
knuckle bone
aşık kemiği
knuckle down
(a)
k.d. ciddiyetle işe koyulmak/sarılmak, ciddîleşmek, ciddiye almak, ciddî olarak çok çalışmak.

Let's knuckle down to business. You'll have to knuckle down if you want to pass the examination. (b)
knuckle under ile ayni anlama gelir. teslim olmak, boyun eğmek.
We refuse to knuckle under to any dictatorship.
knuckle duster
muşta. Noun
knuckle duster
muşta Noun
knuckle joint
(a) parmak eklemi/mafsalı, parmağın oynak yeri, (b)
mak. oynaklı ek/kavrama, oynak, mafsal, bir
düzlem içinde hareket sağlayan mekanik eklem.
knuckle under
teslim olmak Verb
English-Turkish phrases from Zargan's own database