Available on App Store
Get it on Google Play
TR
X
ç
ğ
ı
ö
ş
ü
infectious
Cozy
English-Turkish
Terms/Phrases
English-Turkish Translation
Adjective
bulaşıcı, sari, sirayet edici.
an infectious disease.
Adjective
bulaştırıcı, hastalık taşıyan.
Adjective
(başkalarını) etkileyici, (başkalarına da) sirayet eden/geçen/yayılan.
infectious laughter.
Adjective
bozucu, ifsat edici.
Adjective, Law
sakat, noksan, muallel, müsadereyi gerektiren.
English-Turkish translations from the Atalay Dictionary, First Edition
English Turkish Phrases
infectious disease
intaniye
Noun
infectious disease
bulaşıcı hastalık
Noun
infectious disease
enfeksiyon hastalığı
Noun, Medicine
infectious hepatitis
bulaşıcı karaciğer yangısı: virüslerin sebep olduğu sarılık, ateş, bulantı, kusma ve karın ağrısı ile beliren hastalık.
Noun
infectious mononucleosis
beze humması: ateş, boğaz ağrısı, (bilhassa boyunda) akkan düğümlerinde şişme, kanda tek çekirdekli akyuvarların
artması ile beliren bulaşıcı hastalık.
glandular fever, mononucleosis
ile ayni anlama gelir.
Noun
segregate people with infectious disease
bulaşıcı hastalıklı kişileri ayırmak
English-Turkish phrases from Zargan's own database
Please enable JavaScript to view the
comments powered by Disqus.