masraflarını sınırlamak
Verb
zorla biriyle arkadaşlık yapmayı istemek
Verb
birine kendi fikrini zorla kabul ettirmek
Verb
cezalandırma
Noun, Criminal Law
haberlere sansür koymak
Verb
büyük bir sorumluluk yıkmak
Verb
ağır bir yük getirmek
Verb
birini para cezasına çarptırmak
Verb
biri aleyhinde mahkeme marifetiyle ihtiyati tedbir kararı almak
Verb
parasal bir yükümlülük yüklemek
Verb
bir şey üzerinden vergi almak
Verb
yemin etmeye zorlamak
Verb
bir yükümlülük yüklemek
Verb
birine şartları kabul ettirmek
Verb
krediye kısıtlamalar getirmek
Verb
üzerine vergi koymak
Verb
birine en yüksek standartları empoze etmek
Verb
birine en yüksek standart dıları empoze etmek
Verb
(US) ithal mallarını gümrük vergisi bakımından sınıflandırmak
Verb
birine kötü mal zorla kabul ettirmek
Verb
birine kötü kalite malı zorla kabul ettirmek
Verb
birine kötü malları zorla kabul ettirmek
Verb
birinin tasarruf salahiyetini kanunen yasaklamak
Verb
birinin hareket serbestisini sınırlamak
Verb
yeni vergiler koymak
Verb
yeni görevler vermek
Verb
(a) rahatsız etmek, zaafından yararlanmak, yüzsüzlük etmek, (bir kimsenin nezaketini/misafirperverliğini)
suiistimal etmek, haksızca yararlanmak.
Thank you, but I don't think I'll stay the night: I don't want to impose on you.
to impose on someone's good nature: birisinin yumuşak yüzlülüğündan yararlanmak. (b) aldatmak, (c)
az kul. etkilemek, tesir etmek, nüfuzunu kullanmak, zorla kabul ettirmek.
yaptırımlar uygulamak
Verb
bir buluşu gizli tutmak
Verb
birini zorla susturmak
Verb
birine bir şeyi zorla kabul ettirmek
Verb
birinin iyi yürekliliğinden yararlanmak
Verb
birinin iyiliğini kötüye kullanmak
Verb
varlığını kabul ettirmek
Verb
kendini kabul ettirmek
Verb