well to do

  1. zengin, hali vakti yerinde.
isabet etmek, isabetli iş görmek, … le iyi etmek.
You did well to tell him: Ona söylemekle iyi
ettiniz.
You would do well to tell him: Ona söyleseniz iyi olur.
(Br) hali vakti yerinde
zengin, varlıklı, müreffeh. Adjective